István Kádas, János Szita, Antal Renner, Zsolt Vendégh, Balázs Gloviczki

National Institute of Traumatology and Emergency, Budapest, Hungary

Keywords: Ekipman tasarımı; eksternal fiksatör; kırık tespiti/enstrümantasyon; kırık, parçalı/cerrahi; radius kırığı/cerrahi/radyografi; el bileği yaralanması.

Abstract

Müller sınıflamasına göre tip B3-C2-C3 distal önkol kırıklarında, tel fiksasyonu ile adaptasyon yanı sıra, kesin endikasyon olarak eksternal fiksatör kullanıyoruz. Ligamentotaksis bu tedavinin temel prensibidir ve bu tedavinin sonuçları iyi bilinmektedir. Bu yazıda, ligamentotaksis olmaksızın, adaptasyon telleri ile yeterli stabilitenin sağlanabildiği yeni bir eksternal tespit tekniği (radius fiksatörü) sunuldu. Redüksiyon sonrasında, stabilizasyon için kalınlığı 2 mm olan iki adet K-teli kullanılır. Cerrahi yaklaşım, radiusin stiloid ucunun yukarısından başlar ve kırık proksimalinde, radiusun ulnar kortikal yüzeyinde sonlanır. İki adet K-teli her iki planda 30-40 derecelik bir açı yapar. Sonraki aşamada, 3 mm çapında Schanz vidaları, birbirlerine 60-90 derecelik açı yapacak şekilde, radial ve dorsal yönlerde ve radiusun longitudinal eksenine dik olacak şekilde yerleştirilir. K-telleri ve Schanz vidaları, çapı 4 mm olan çubuklarla, paralel veya çapraz pozisyonda birleştirilir. Bu tekniği kullanarak, Müller sınıflamasına göre tip A3-B2-B3-C1 kırığı olan 45 hastayı tedavi ettik. Radyografik ve fonksiyonel sonuçlar sırasıyla hastaların %89 ve %94’ünde iyi-orta düzeyde bulundu. Bu yolla iskelet rekonstrüksiyonu ve K-telleri, Schanz vidaları, çubuk ve klemplerle stabilizasyon uygun bir teknik olarak görünmektedir. Bu şekilde, altı haftalık tespit sırasında karpal eklem hareketi eksternal radius fiksatörü tarafından engellenmemekte ve fonksiyonu tehlikeye atılmamaktadır.